HİÇLİK
Yokluk âleminden, hiçlik âlemine ulaşabilmek…
Hiçken var olabilmek…
( Dünyaya gelmezden evvel yoktuk. Dünyaya geldik hiç olduk. Asıl mekânımıza yani ahirete göç ettiğimizde ise var olacağız.)
Hoca Nasreddin bir gün bir adamla karşılaşır. Adam Hoca’ya kim olduğunu sorar. Hoca ‘Hiç’ der. Sadece hiç. Adam burun kıvırır. Bu kez Hoca adama sorar sen kimsin? Adam mutasarrıfım der. Hoca sormaya devam eder peki daha sonra ne olacaksın? Adam kadı der. Peki ya sonra belki vezir… Daha sonra? Adam: Olmaz ama belki sadrazam der. Hoca ısrar eder. Peki ya sonra? Adam boynunu büker ve ‘hiç’ der. Sadece hiç. Bu cevaptan sonra Nasreddin Hoca ibretlik cevabını verir. ‘ Bak ben senin yıllar sonra erişeceğin Hiçlik makamındayım. Ne diye bana burun bükersin…’
Yokluk âleminden, hiçlik âlemine ulaşabilmek…
Hiçlik âlemi nedir? Ulaşılabilecek bir yer midir? Yoksa insanoğlunun dünyevi ihtiyaçlarının, zevklerinin, arzularının limit noktası mıdır? Ya da belki, tasavvufi boyutta ulaşılabilecek en üst makamlardan biridir. Yukarıda ki hikâyede Hoca Nasreddin’in dediği gibi insanların yıllarca amaçsızca çalışarak makamlar kat ederek elde edebilecekleri bir makam mıdır?